Fashion Reality Shows!

Normalde hiç hoşlanmam ama modayla ilgili olunca reality show ve yarışmaları izlemeyi çok seviyorum.  Size izlemesi en keyifli olanlardan seçimler yaptım...

En favorim tabii ki Project Runway! Bilmeyenler için Heidi Klum'un yapımcılığını yaptığı yarışmada moda tasarımcıları yarışıyor, jüride ise Michael Kors ve Nina Garcia var. Tasarımcılara her hafta verilen zor görevleri kısacık zamanlarda yetiştirmeye çalışmalarını izlemek pek heyecanlı oluyor :) Her Salı Showplus'ta 22:00'de yayınlanıyor. Şu anda bölümler 45 dakikaya yakın sürüyor ama sanırım bir sonraki sezonda 90 dakikaya çıkacakmış!


Rachel Zoe'yi tanımayanınız var mı? Kendisi Hollywood'un ünlü stil danışmanı, zayıflığıyla uzun süre gündeme oturmuş olsa da kendine has tarzıyla oldukça popüler! Rachel Zoe Project ise Zoe'nin Los Angeles'taki ofisinde geçiyor, özellikle ödül töreni dönemlerinde red carpet hazırlığı izlemeye değer :) Fox life'da Perşembe günleri 18.15'te izleyebilirsiniz, diğer günlerde farklı saatlerde de tekrarları oluyor...



Project Runway'den tanıdığımız Tim Gunn'ın kendine ait başka bir şovu daha var, Tim Gunn's Guide to Style. Bu arada Tim Gunn yıllarca Parsons School of Design'da moda tasarımı bölümünün başındaydı daha sonra Liz Claiborne markasının baş tasarımcısı oldu. Kendi programı bildiğimiz bir beni baştan yarat programı tadında ama Tim'in tarzı programı farklı kılıyor... Bu program da Fox life'da yayınlanıyordu fakat sanırım şu anda devam etmiyor, belki yeni sezonla tekrar başlarlar.



Stylista isimli, kazananın Elle dergisinde yardımcı editör olarak çalışmaya başladığı yarışmayı da izlemiştim ama bildiğim kadarıyla onun 2. sezonu çekilmedi. Bir de Marie Claire ofislerinde geçen, 3 stajyerin maceralarını konu alan Running in Heels vardı fakat ilk sezondaki 3 stajyerin halleri beni bu şovdan biraz uzaklaştırdı :)

Sizin izlediğiniz modayla ilgili şov veya yarışmalar var mı?

2010 Kışının En Favori İki Rengi!

Havalar malum birgün sıcaktan bunaltıyor, ertesi gün yağmur, rüzgar sonbaharı aratmıyor. Bu havalarda Sonbahar Kış koleksiyonlarına bakmak hiç de kötü fikir gibi gözükmüyor...

Önümüzdeki kışın en favori iki rengi ne siyah, ne gri ne de lacivert! Bu kış biraz daha renkli olacağız! Deve tüyü rengi ile biraz açılıp koyu renklerden kurtuluyoruz. Bu renk yıllardır aksesuarların vazgeçilmez rengidir ama bu sene kıyafetlerde de peşimizi bırakmayacak, iyi de yapacak çünkü kombin yaratması kolay ve keyifli bir renk. Bana göre en çok gri ve krem rengiyle güzel oluyor.

deve tuyu


İkinci rengimiz ise kiremit rengi! Dikkatinizi çekerim, kırmızı değil, turuncu değil kiremit rengi! Kırmızının her tonu var bu kış ama en havalısı kiremit :) Bu rengin de kışa canlılık katacağı bir gerçek!

kiremit


Dolaplarınızı karıştırmaya başlayın bakalım, bu renklerde neleriniz var! Öncesinde sokak modası bloglarından bu renklere şimdiden karşı koyamamış kombinler size ilham versin :)






(fotograflar: style, hanneli, stylesightings)

İstanbul Fashion Week Defile Programı!

İstanbul Fashion Week için geri sayım başladı, hatta web sitelerinde bir sayaç bile var! Tarihi ve yeri aylar öncesinden belli olan IFW'nin programı da belli oldu. Geçtiğimiz Şubat ayında kar kış demeden aşındırdığımız Santralİstanbul yolları yerine bu defa 25-28 Ağustos'ta sıcak, nem demeden İTÜ Taşkışla Kampüsü'nde olacağız! Daha önceki Istanbul Fashion Week yazılarım için buraya tıklayabilirsiniz!




Bu defa ilk olarak Bora Aksu ve Atıl Kutoğlu'nun koleksiyonlarını görecek olmak ve Simay Bülbül, Özgür Masur, Günseli Türkay ve Özlem Kaya'yı karma değil solo defilelerde izleyecek olmak çok heyecan verici! Karma defilelerin yeni yıldızları ise Nejla Güvenç, Niyazi Erdoğan, Tuvana Büyükçınar ve Rana-Berna Canok!


Ayrıca İstanbul Fashion Week ile aynı zamanda Collection Premiere İstanbul  Fuarı da düzenleniyor. Program ise aşağıdaki gibi,

24 Ağustos Salı
21:00 Koza yarışması - Defile

25 Ağustos Çarşamba
12:00 Gizia
14:00 Atıl Kutoğlu
16:00 Deniz Mercan
18:00 Günseli Türkay
21:00 Bora Aksu

26 Ağustos Perşembe
12:00 Karma I (Zeynep Erdoğan, Zeynep Tosun, Lug Von Siga)
14:00 Simay Bülbül
16:00 Punto Deri
18:00 Mehtap Elaidi
21:00 Arzu Kaprol

27 Ağustos Cuma
10:00 Argande
12:00 Karma II (Nejla Güvenç, Niyazi Erdoğan, Tuvana Büyükçınar ve Rana-Berna Canok)
14:00 Özgür Masur
16:00 Hatice Gökçe
18:00-20:30 Bahar Korçan
21:00 Damat/ADV

28 Ağustos Cumartesi 
12:00 Özlem Kaya
14:00 Gamze Saraçoğlu
16:00 AVVA
18:00 Özlem Süer
21:00 Koton

(Bu yazım zelfist.com'da yayınlanmıştır)

Proenza Schouler ve defilelerinin 1 gün öncesi!

Proenza Schouler defilesinden 24 saat önce neler olduğunu anlatan belgeseli izledim az önce. Daha önce sizlere Sonia Rykiel ve Jean Paul Gaultier defilelerinin öncesini anlatan filmleri anlatmıştım. Bu dvd serisini gerçekten çok sevdim, son 1 tane kaldı, o da Karl Lagerfeld'e ait! Ustayı sona sakladım :)

Tasarımlarını çok beğendiğim ama tasarımcılarını çok da iyi tanımadığım Proenza Schouler'ı daha yakından tanıdım. Bu arada Proenza Schouler'ın telaffuzu nasıl diye insan düşünmeden edemiyor, zaten belgeselde de bundan bahsediliyor. Türkçe okunuşunu yazarak size yardımcı olmaya çalışacağım :) Puroenza Sukulır :)

Markanın 2 tasarımcısı Lazaro Hernandez ve Jack McCollaugh Parsons'da moda tasarımı okumuşlar, ilk sınıftan itibaren hiç ayrılmamışlar. Bitirme koleksiyonlarını da birlikte hazırlamak istemişler, Parsons'da ilk defa böyle birşey kabul edilmiş.  Zaten mezuniyet koleksiyonları inanılmaz başarılı olmuş ve Barney's bu koleksiyon için sipariş vermiş! Üretimi nasıl yaptıracaklarını şaşırmışlar çünkü kumaşlar Lazaro'nun daha önce yanında staj yaptığı Michael Kors'un hediyesiymiş! Jack'in staj yaptığı Marc Jacobs'ın çalıştığı fabrikalarla anlaşarak üretimi yaptırmışlar ve daha sonra ürünleri Amerikan Vogue'da çıkmış. Dergide onların koleksiyonuna ait bir etek McQueen bir üstle kullanılmış örneğin ve bu onları tabii ki çok mutlu etmiş! Başarılı serüvenleri de bu şekilde başlamış...


Bu arada Proenza Schouler, Jack ve Lazaro'nun annelerinin kızlık soyadlarından doğmuş! Annelerini de çekmişlerdi belgeselde ve doğal olarak çok gururlulardı :)

Belgeselde Proenza Schouler'ın 2009 Sonbahar Kış koleksiyonunun defile hazırlıklarını anlatıyordu. Bir önceki koleksiyonları (ilk defa!) çok iyi eleştiriler almamıştı, o yüzden pek stresliydiler. Son dakikada birçok değişiklik yapmaya karar vermişlerdi o yüzden gayet hummalı bir çalışma vardı yeni ofis ve atölyelerinde! Örneğin çanta ve kemerlerin renklerini değiştirmeye karar verdikleri için İtalya'dan gelen bir grup bunları boyayıp kurutmakla meşguldu :)

İkilinin tüm eğitim hayatı birlikte geçtiği için birçok açıdan birbirlerini çok iyi anladıklarını söylüyorlar. Çizimleri bile birbirine çok benziyor, sadece çalışanları ayırabiliyor. Çok titiz çalışıyorlar ve anlaşamadıkları bir şey olduğunda provalar çok uzun sürebiliyor. Örneğin aşağıdaki elbisenin içine tişört giyilip giyilmemesi gerektiğini, kemer olmalı mı olmamalı mı diye uzunca bir süre tartıştılar :)


Koleksiyon hazırlıklarını büyük markalara göre çok daha önceden tamamlamaları gerektiğini anlatıyorlar. Sebebi kumaş üreticilerinin çok adette sipariş veren firmalara öncelik vermesiymiş ama bunun için de ''şimdilik'' diyorlar... Bu arada Valentino grubu geçtiğimiz yıllarda markanın % 45'ini satın almış...

Markanın çanta ve ayakkabıları da bence çok başarılı! 2009 Sonbahar Kış koleksiyonundaki bu çanta da en önemli parçalardan biriydi. Önceki gün bu çantayı boyayıp kurutmak için oldukça emek sarfettiler :)


Yine bir önceki şovda bazı ayakkabıların topukları kırıldığı için onun gerginliğini de yaşıyorlar. Provalar sırasında bir mankenin ayağına uygun ayakkabı kalmadığı için 2 numara küçük gelen ayakkabıya kızın ayağını sokmaya çalışmaları da izlemeye değerdi doğrusu :)

Defileye 3 saat kala sonunda atölyeyi terkedebiliyorlar. Şovun gerçekleşeceği galeriye gittiklerinde güvenlik görevlisi ikiliyi tanımıyor ve gidip kayıt yaptırmalarını istiyor. Güvenlik görevlisini onların şovu olduğuna ikna edip içeriye giriyorlar :)

Defilenin başlamasına 20 dakika kala aşağıdaki elbisenin bel kısmını söküp baştan dikiyorlar! Benim karnıma ağrılar girdi o bölümü izlerken :) derken Anna Wintour, kızıyla birlikte koleksiyonu görmek için backstage'e geliyor. Tasarımları çok beğenmesi Jack ve Lazaro'yu rahatlatıyor ama giderken Marc Jacobs'ın defilesine 5 dakika erken başladığını, onların da geç kalmaması gerektiğini söylemesi ayrı bir stres kaynağı oluyor! :)


Sonuç olarak tabii ki şov çok başarılı bir şekilde tamamlanıyor ve koleksiyon çok beğeniliyor...

Proenza Schouler'ın tarzı Amerikan ama asla klasik değil. Klasik değil ama klas ve kesinlikle çok modern ve havalı. Markayı en çok tercih eden ünlülerin de yeni nesil moda ikonları olmasına şaşmamak gerek!

En çok hoşuma giden şeylerden biri de o kadar koşturmaca ve stres arasında gülmeyi unutmamaları oldu. Esprileriyle her şeyi daha da kolaylaştırdılar sanki...

Doğru Sütyen Ölçüsü Bulma Yöntemleri!

Hepimiz biliyoruz ki hem rahat etmenin hem de kıyafetlermizi daha güzel göstermenin en önemli yolu doğru sütyen seçmek! Biz biliyoruz ama İngiltere'de yapılan bir araştırmaya göre kadınların % 80'i yanlış beden sütyen kullanıyormuş!


Aslında doğru bedeninizi bulmanın çok kolay yolları var. Birincisi Marks&Spencer'a gidip iç çamaşırı bölümündeki görevlilerden rica etmek, hepsi bu konuda eğitimliler ve farkındaysanız mezurayla geziyorlar :)

Bir diğer yöntem de  mezurayı elinize alıp kendi ölçülerinizi bulmanız, merak etmeyin ölçülerin ne anlama geldiğini anlatacağım! Sütyenlerdeki A, B, C gibi harfler göğüs büyüklüğünü, 32, 34, 36 gibi rakamlar da sırt genişliğini ifade ediyor.


Önce A mı B mi C mi yoksa bir D misiniz onu bulalım. Mezurayla önce göğüs bölgenizin tam altını ölçmelisiniz sonra da göğüs bölgenizin en geniş yerini. İkisi arasındaki fark 6.5 veya küçükse A, 6.5-13 arası ise B, 14-19.5 arası ise C, 19.5-26 arasında ise D'siniz demektir. Yaptığınız ilk ölçüme göre de  aşağıdaki tablodan beden numaranızı bulabilirsiniz...

Sırt Genişliği Sütyen Ölçüsü
   
63-67 30 (65)
68-72 32 (70)
73-77 34 (75)
78-82 36 (80)
83-87 38 (85)
88-92 40 (90)
93-97 42 (95)
98-102 44 (100)


İşte bu kadar kolay! Ama yine de siz siz olun denemeden sütyen almayın çünkü markadan markaya farklılıklar olabilir, ayrıca vücunuzda ödem şişkinlik olan zamanlarda hata yapma şansınız yüksek haberiniz olsun :)

Haydi şimdi ölçümleri yapıp bakın bakalım dolabınızdaki sütyenler doğru beden mi!

Tommy Hilfiger'ın Yeni Reklam Kampanyası!

Geçtiğimiz hafta Hüseyin Çağlayan panelinde Ece Sükan çok doğru bir şey söyledi. Tasarımcılar, markalar artık iki yoldan birini seçiyor, biri oyunu kurallarına göre oynamak, trendleri takip ederek işin pazarlamasını iyi yapmak, diğeri de ticari kaygıyı ön plana almadan tasarımcının iç dünyasından ilham alarak yaptığı tasarımlar... Çağlayan da ikincisinin onu daha çok etkilediğini söyledi. Beni de öyle... Trendleri umursamayan, sadece iç dünyasını yansıtmak için tasarım yapan veya kendi stilinde, kendi giymeyi seveceği şeyler tasarlayan modacılar bana her zaman çok daha ilginç geliyor.

Tüm bunların yanında diğer yolu seçmiş ve çok başarılı olmuş markaları da görmezden gelemiyorum. En güzel örneklerden biri Tommy Hilfiger! En büyük derdi klasik Amerikan tarzını yansıtmak olan Tommy, son zamanlarda hem sanal dünyada geçirilen zamanı hem de dizi ve karakterlerinin insanları nasıl etkilediğini gözden kaçırmamış. The Hilfigers isimli kurmaca bir aile yaratmış, internet reklamlarında artık bu aileyi kullanacakmış... Ailenin bir ipad uygulaması bile var ve zamanla karakterlerin ayrı ayrı facebook, twitter hesapları da olacakmış!

Bu renkli, kalabalık ailenin neler yapacağını merak etmemek elde değil öyle değil mi?



Londra'nın en ucuzu, Primark!

Londra hediyeleri bitti, yazıları bitmedi bir türlü değil mi? Bu son yazı veya ondan bir önceki olabilir artık :) Söz konusu Londra olunca 5-10 yazıya sığdırmak kolay değil ne de olsa...

Daha önce yazdığım yazılara hep Londra'da alışveriş yapılabilcecek, ucuz yerleri öğrenmek isteyen sorular aldım. Bunun üzerine nasıl olur da Primark'ı yazmam dedim kendi kendime! Henüz tanışmamış olanlar varsa, Primark ismini unutmamalılar!

Yolda gördüğünüz 3 kişiden 2'sinde torbalarını görebileceğiniz Primark Oxford Street üzerinde. En yakın durak Marble Arch durağı.

IMG_2675

Mağazaya vardıktan sonra sizi ciddi bir mücadele bekliyor, buna hazırlıklı olmalısınız :) Primark'ı mağaza haline getirilmiş, geniş bir pazar olarak düşünebilirsiniz! Her şey gerçekten çok ama çok ucuz, özellikle 2 Pound yani 5 TL'den az fiyata satılan basic t-shirtleri tavsiye ederim... Hem kulanışlılar hem de kalite açısından hiç fena sayılmazlar!

Mücadelenin en büyüğü kabin sırasında başlıyor! Bu sıra uzadıkça uzuyor. Gözünüze her güzel gözükeni sepetinize atmamaya çalışın çünkü 8 parçadan fazlası kabinlere alınmıyor, tekrar sıraya girmeniz gerekiyor... Bu yüzden orta yerde kıyafet deneme telaşında insanlar görmeniz de mümkün :) Sırayı kontrol eden, parçaları sayan bir görevli, sizi kabinlere yönlendiren ayrı bir görevli var! Bunu atlattıktan sonra 2. etap da tabii ki kasa sırasında, burayı da aşarsanız gerçekten uygun fiyatlı bir çok kıyafetiniz olabilir :)

IMG_2677

Sadece kıyafet mi, mayo, pijama, çorap, aksesuar, denim... neler yok ki bu dev mağazada. Atmosphere markasını yanıyanlarınız vardır, daha önce Beyoğlu iş Merkezi'nde satıldıklarından bahsetmiştim. İşte bu, Primark'ın markası.

Londra yolu düşenler uğramalı ama antremanlı gitmeyi unutmamalılar, iyi alışverişler :)

Şanslı kişi, iyi bak bu gözlüğe! :)


Geldik Londra hediyelerinin sonuncusunu açıklamaya!

Beni twitter'dan takip edenler okumuştur, bu gözlükten bir tane de kendime neden almadım diye pek hayıflandım :) Kendisini çok beğendim, bağlandım ama söz verdim bir kere hediye etmeye :))

gozluk

Uzun lafın kısası bu güzelim gözlüğü kazanan kişi 12 numaralı yorumun sahibi Aicha! oldu! Kendisini tebrik ediyorum ve bana iletişim bilgilerini mail atmasını rica ediyorum. Güzel günlerde kullan Aicha!


Yorum bırakan, güzel şeyler yazan herkese çok çok teşekkür ederim. Style Tricks'i izlemeye devam edin :)

Hüseyin Çağlayan 1994-2010 Sergisi!

Hüseyin Çağlayan sergisini gezeli günler oldu ama bir türlü yazamadım. Vakit bulamadığımdan değil, önce gördüklerimi biraz yaşamak, sindirmek istedim. Çok etkilendim, sindirdikçe, düşündükçe daha da çok etkilendim... Çağlayan'ın yaratıcılığına hayal ve düşünce gücünün sınırlarının olmayışına hayran kaldım. Hiç bir şeyi yüzeysel yaşamamasını, olayları, düşünceleri her zaman sorgulamasını ve derinlemesine yaşamasını çok sevdim. Fakat en çok da bu hayalini kurduğu, düşündüğü şeyleri hayata bu kadar etkili bir şekilde geçirebilmiş ve karşı tarafa bu şekilde aktarabilmiş olmasına hayran kaldım!

Daha önce gittiğim sergileri uzun uzun anlattım fakat bu sergi için öyle bir şey yapmaya niyetim yok. Zaten gidip orada görmeyip yaşamadıkça burada okumanın çok da bir anlamı yok diye düşünüyorum. Bu yazıyı sadece bana hissettirdiklerini paylaşmak için ve sizi gitmeye motive etmek için yazıyorum :)

Çağlayan, kesinlikle moda ve sanat dünyasının gelmiş geçmiş en büyük dahilerinden! Ben, sergilenen her bir tasarım, enstalasyon, filmin önünde durup uzun uzun düşünmek istedim, çok keyif aldım, ilham aldım. Bu arada bu serginin sadece modayla ilgili bir sergi olduğunu düşünürseniz yanılırsınız. Hüseyin Çağlayan'ın dünyasını, hayata bakış açısını anlatan bir sergi demek yanlış olmaz sanırım...

Sergi, 24 Ekim'e kadar İstanbul Modern'de, ayağınıza kadar gelen bu sergiyi kesinlikle kaçırmayın derim!

Ulca

Bu da yüzümü kapatmadan bloga koyduğum ilk fotoğrafım :) Bu arada Hüseyin Çağlayan'ın İMA'da katıldığı panelden sonra yazdığım notları okumak için tıklayınız!

Londra hediyelerinin sonuncusunu kaçırmayın!

Londra hediyelerinin ilk ikisi sahibini buldu! Çok isteyen iki kişi hediyeleri kazandı, o yüzden ben de ayrıca mutlu oldum! :) Gelelim bu hediye serisinin son halkasına :)

Bu defa, fotoğrafını aşağıda gördüğünüz kokoş mu kokoş güneş gözlüğü sizin olabilir! Kendisi daha önce hediye ettiğim kırmızı çanta gibi Urban Outfitters'dan alındı. Biliyorsunuz bu sene bu modeller pek moda, çiçek desenleri de öyle. O zaman bu ikisi bir gözlükte neden birleşmesin değil mi? Üstelik bu model sadece sizde olacak, havanızdan geçmek de pek zor olacak :)

gozluk

Gelelim yapmanız gerekenlere, 

1. Bu yazıya bir yorum bırakmak ve

2. Hala değilseniz sağda bulunan ''İzle'' butonuna tıklayarak izleyicim olmanız (Blog sahibi olmanıza gerek yok, google, yahoo veya twitter hesaplarınızla da izleyici olabilirsiniz.)

22 Temmuz Perşembe günü saat 13.00'e kadar bunları yapmanız yeterli! Bol şans! :)

Zuhal Yorgancıoğlu 60. Yıl Retrospektif Sergisi!

Bu aralar kısmetim sergilerden yana pek açık! Dolayısıyla siz Style Tricks okuyucularının da :)

Yeni sergi haberi Bodrum'dan geldi! 07 Ağustos'ta Zuhal Yorgancıoğlu'nun ''Doğu'nun gizemi, Batı'nın rüyası - Yaratıcı Bir Yaşamın 60. Yıl Retrospektif Sergisi'' Bodrum'da açılyor... Bu tarihlerde Bodrum'a yolumun düşecek olması beni tabii ki sevindirdi :)


84 yaşındaki bu hayat dolu, yetenekli kadının 60 yıldır yarattığı tasarımları görmek eminim çok güzel olacak.

Ziyaret edebilecekler için sergi 07-19 Ağustos tarihleri arasında Bodrum Dibeklihan sanat Köyü'nde, Yıldız Kenter Sanat Galerisi'nde.

Hüseyin Çağlayan'ın İMA'da katıldığı panel'den notlar!

Hüseyin Çağlayan'ın 1994-2010 yılları arasında ürettiği moda koleksiyonlarını, sanat ve film projelerini bir araya getiren sergisi bugünden itibaren İstanbul Modern'de ve bu sabah Çağlayan İMA'da bir panele katıldı. Panelde Ece Sükan'ın ve ODTÜ Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölüm Başkanı Gülay Hasdoğan 'ın sorularını cevapladı.

huseyin caglayan 1

Style Tricks'i Twitter'dan takip edenlerle, panelde söylenen bir çok önemli şeyi paylaştım. Ayrıca notlar da aldım yani hem dinledim hem sizin için çalıştım :) ve daha detaylı da burada yazmak istedim çünkü bana kalırsa öğrenilecek, ilham alınacak ve zaman zaman dönüp bakılacak çok şey var...

Ulca not

Öncelikle Hüseyin Çağlayan'ın son derece içten ve sabırla verdiği cevaplar çok hoşuma gitti. Fikirlerini, bakış açısını sanat ve tasarım aracılığıyla bu kadar iyi ifade edebilen birinin bunları aynı zamanda sözlü olarak da (hem de çok iyi konuşmadığını düşündüğü bir dilde) gayet net bir şekilde anlatabiliyor olması bence çok güzel ve önemli bir şey...

İşte panelde konuşulanlardan derlediğim notlar,
  • Çağlayan, moda tasarımı okuyan öğrencilere en önemli şeyin önce kim olduklarını anlamaları ve okurken eğlenmeleri olduğunu hata yapmaktan korkmamaları gerektiğini, hata yaparak öğreneceklerini anlattı.
  • Moda dünyasının dışarıdan göründüğü gibi ''Glamorous'' (büyüleyici) olmadığını, hayatlarının büyük bir kısmının İtalya'da fabrikalarda kötü yemekler yiyerek geçtiğini söyledi. İtalyan kadınlarından da etkilendiğini, sırf onlarla sohbet edebilmek için İtalyanca öğrendiğinden bahsetti :)
  • Tasarımlarında her zaman farklı disiplinlerden etkilendiğinden sıkça bahsedildi. Öğrencilik yıllarında bir çok hocasının moda yerine sanat okumasını önerdiklerini ama onun tasarımı insan vücudu üzerinde görmezse eksik kalacağını düşündüğünü söyledi.
  • Mezunu olduğu Central St. Martins'den de çok bahsetti. Okullarında hemen hemen hiç faaliyet olmadığını ama seçilen öğrencilerin birbirinden çok farklı olduklarını ve bu farklılıklardan nasıl beslendiklerini anlattı. 
  • Eskiden St. Martins'de disiplinler arası iletişimin daha çok olduğunu, şimdi ise bunun ortadan kalktığını, disiplinlerin birbirinden net bir şekilde ayrıldığını ve bunun dezavantaj olduğunu anlattı.
  • Okullarından mezun olan herkesin star olmasının beklendiğini ama önemli olanın star olmak değil, yaptığı işe saygı duymak ve ondan zevk almak olduğunun üzerinde durdu...
  • Tasarımlarında hem fikir hem estetiğin bir arada olduğunu anlattı. Kimsenin koleksiyonun çıkış noktasını, hikayesini bilmesini beklemediğini, sadece beğendikleri için de tasarımlarının giyilebileceğinden bahsetti.
  • Tasarımcı olarak sadece çizimi yapıp vererek, emirler yağdırarak bu işin yapılamayacağını, kalıp, dikiş... gibi tüm üretim süreçlerini bilmenin çok önemli olduğunu anlattı.
  • Bazı kişilerin çevrelerini kullanarak başarılı olacaklarını düşündüklerini ama kendisinin yapılan iş iyiyse o kişinin kapısının mutlaka çalınacağına inandığını söyledi.
  • İnsan gözünün, geleneksel, alıştığı proporsiyonları görmeyi beklediğini ve bunları daha çok beğendiğini söyledi. Kendisinin de yerçekimi dengesine önem verdiğinden bahsetti.
  • En başarılı bulduğu tasarımcıların kişisel işler yapan, içgüdüleriyle tasarlayanlar olduğunu söyledi, örneğin bir kadın tasarımcının kendi giymek isteyeceği tasarımlar yapması gibi. 
  • Modanın artık tamamen pazarlamadan ibaret olduğunu, yaratıcılığın eskisi kadar değer görmediğinden bahsetti. 
  • Moda editörlerinin onunla sohbet etmekten keyif aldığını çünkü hep yeni şeyler söyleme arayışında olduğunu, tasarımlarının hem kavramsal hem estetik yönüne aynı ölçüde önem verdiğini anlattı.
  • Okumayı çok sevdiğini, küçüklüğünden beri hep çok meraklı olduğunu, öğrenme hevesinin hiç bitmediğinden bahsetti.
  • Türkiye'nin tezatlıklarından etkilendiğini, Avrupa ülkelerinin uzun yıllardır tarihleriyle uğraştıklarını, artık oradan çıkarılacak birşey kalmadığını anlattı. İstanbul, Sao Paulo gibi şehirlerin bu anlamda çok şanslı olduğunu çünkü geleceğe baktıklarını söyledi. 
  • Türkiye'de modaya karşı duyulan heyecanın çok olumlu olduğunu, yatırımların da varolduğunu ama işi bilen kişilerle yeterince dialoga geçilmediğini düşündüğünü anlattı. 
  • Türkçesinin iyi olmadığını ama iyi bir iletişimci olduğuna inandığını söyledi.
ve bana kalırsa panelden motto olabilecek güzellikte üç söz,

ece huseyin


''Gelecek, kimliksizdir!''

''Klişeler kötü değildir, klişe olmalarının bir sebebi vardır!''

''Bir çok insan eklemeyi bilir, azaltmayı bilmez!''

Bu güzel organizasyon için de ayrıca benim de okulum olan İMA'ya çok teşekkür ederim.

(fotograflar: Ozlem Ucuncuoglu)

Topshop makyaj malzemeleri sahibini buldu!

top shop

Topshop makyaj koleksiyonundan allık ve oje kazanmak için birbirinden güzel yorumlar gönderdiniz, herkese tek tek teşekkür ederim!  

Yine random.org şanslıyı belirledi, Bu güzel ürünler 25 numaralı yorumun sahibi Ece'nin oldu! Ece, bana lütfen adres bilgilerini mail atar mısın? Güle güle, güzel günlerde kullan :)


Londra'dan gelen hediyelerin sonuncusu için izlemede kalın, kendisi Pazartesi günü burada olacak! Bu defa kokoş mu kokoş bir güneş gözlüğü sizin olabilir :)

Tebrikler Erkan Çoruh!

Vogue Italia'nın her sene düzenlediği 'Who is On Next' ödülünü  bu sene hazır giyim kategorisinde Erkan Çoruh kazandı! Türkiye'de eğitim almış ve ondan sonra dünyaya açılmış tasarımcıların başarıları beni daha da çok etkiliyor, başarılarının devamını dilerim...

Erkan Çoruh, İstanbul Güzel sanatlar Akademisi'nde Moda tasarımı okuduktan sonra 2004 yılında yılın genç tasarımcısı ödülüne layık görülmüş, daha sonra İtalya'ya giderek Domus Academy'de eğitimine devam etmiş. The Men and Women of Allah isimli koleksiyonu'nda modern dünyada islami yaşam olgusunu yansıtmış, radikal ve klasiğin farklılıklarıyla yarattığı dialogdan esinlenmiş...

Daha çok bilgi ve fotoğraf için tık tık!




(fotograflar:erkancoruh.com)

Style Tricks Hediyeler Vermeye Devam Ediyor!

Geldik Londra hediyelerinin ikincisine!

Topshop'ın makyaj malzemeleri çıkaracağından uzun zaman önce bahsetmiştim. Ben oradayken hepsi magazada bir bir yerini almıştı! Bu haftaki hediyeniz de bu koleksiyondan 2 parça. 1 adet allık ve oje sizin olacak :)

top shop

Krem allık, her türlü ten rengine yakışacak bir renk, ismi nutmeg! Ben, kendime de aldim cok severek kullaniyorum :) Rengini burada görebilirsiniz,



Peki kazanmak için ne yapmanız gerekiyor? :)

1) Eğer hala değilseniz sağ tarafta bulunan 'İzle' butonuna tıklayarak izleyicim olmanız,

2) Bu yaziya bir yorum birakmaniz ve yorumda Style Tricks'le ilgili en sevdiginiz seyi yazmaniz! Bu bir yazi, haber, fikir, tasarim....vs. her sey olabilir :)

15 Temmuz Perşembe saat 15:00'e kadar yorum gönderebilirsiniz, aynı gün kazananı açıklayacağım! Bol şans :)

Fedora Şapkanızı Süsleyin!

Fedora şapkalar bir kaç yıldır hayatımızda! Artık modası geçti geçecek ama ben çok severek kullanıyorum. Bence işin en zevkli kısmı fedoranızı istediğiniz gibi süsleyebilmeniz! Fularlar, saç bantları, broşlar... aklınıza gelecek tüm aksesuarlar devreye girebilir bu aşamada. Hepsi sizin zevkinize kalmış :)

Mesela bu benim Covent Garden'da sokaktan aldığım hasır fedoram,

IMG_2870

Kendisini türlü türlü hallere soktum :)

Kırmızı puantiyeli eşarpla süsledim,

IMG_2873

Sonra mavi çizgili saç bantı ve daha önce kendi yaptığım çiçek şeklinde denim broşla,

IMG_2871

ve mavi düz saç bantı ve ince bir deri sararak...

IMG_2876


Mutlaka denemelisiniz! Hem yapması hem takması pek keyifli :)

Kalbi olan topuklular!


Toms'un klasik modellerini beğeniyorum ama elimde değil, ben düz ayakkabı insanı değilim. Üstelik bu sadece güzellik uğruna da değil, topuklularla daha rahat ediyorum :)

O yüzden Toms'un yeni çıkardığı bu Wedge'leri görünce sevindim! Toms, biliyorsunuz aldığınız her ayakkabı için, ihtiyacı olan bir çocuğa ayakkabı hediye ediyor. Bu wedge'ler için de 'heels with heart' yani 'kalbi olan topuklar' diyor! En güzel kısmı Toms yaptığı için rahat olacakları da garantili :)  

(Bu yazım, zelfist.com'da yayınlanmıştır.)

Londra Pazarları!

Londra'da onlarca hatta belki 100'ün üzerinde pazar var! Şehrin hemen her bölgesinde farklı pazarlar kuruluyor, hepsi de farklı günlerde hareketli, cafcaflı oluyor. Bu pazar bolluğundan sizin için 4 tane seçtim, bunların en az ikisini gezmeden dönmek ayıp, ona göre :)

1. Portobello Road Market

IMG_2545

Burası tartışmasız Londra'nın en ünlü pazarı! Notting Hill filmini izleyenler burayı hatırlayacaktır! Metroyla Notting Hill Gate durağında indikten sonra Portobello Road'a girip pazara doğru yürüyün. Yol üzerindeki küçük, sevimli evlere bakmak insanı mutlu ediyor resmen :) Bir de yol üzerinde bir sürü küçük butik var! Benim favorim bunlar arasında Appletree Boutique oldu :)

IMG_2551

Pazar hariç her gün açık ama en cafcaflı günü Cumartesileri çünkü normal pazara bir de antika pazarı ekleniyor, bazen sokakta yürümek zorlaşıyor :) Vintage, antika seviyorsanız, eski kitaplar, dergiler, plaklar ilginizi çekiyorsa Cumartesi günü bu pazarı kaçırmayın!

2) Old Spitalfields Market

Bu pazar 1876 yılından bu yana kuruluyor! Liverpool street durağında inip biraz yürüyerek rahatlıkla ulaşabilirsiniz. Üstü kapalı olduğu için hava yağmurluysa bile güzel güzel gezebilirsiniz...

IMG_2727

Vintage severler için Old Spitalfields Market'ın ziyaret edilmesi gereken günü ise Perşembe. bu günde kurulan ikinci el pazarı'na vintage elbiseler, takılar ve daha bir sürü şey var! Fakat saat 16.00'da tezgahlarını toplamaya başlayanlar vardı, o yüzden çok geç gitmemek gerek.

Spitalfiels Market aynı zamanda sene boyunca bir sürü etkinlik düzenliyor. kendilerine ait küçük çaplı bir moda haftaları bile var! Gitmeden önce web sayfalarına göz atmakta fayda var!

IMG_2728

3) Camden Lock Market

Camden Town, bu defa gidemediğim ve aklımda kalan yerlerden biri oldu, bir dahaki sefere mutlaka gidilecek yerler listemde bekliyor :)

Bu bölge punk dükkanları, heavy metal aksesuarları, dövme atölyeleriyle alternatif, eğlenceli bir yer ve çok farklı olduğu kesin!  Camden Lock Market ise haftasonları çok hareketli ve 100.000 üzerinde ziyaretçi gidiyormuş, zaten Londra'nın en çok ilgi gören 4. yeriymiş! O kadar popülermiş ki Pazar günleri Camden Town metro durağından pazara özel giriş varmış. Eh gitmemek olur mu hiç? :)


4) Brick Lane Market

Brick Lane ve Shoreditch Londra'nın şu aralar popüler bölgeleri! Brick Lane Market sadece Pazar günleri ve 08.00'den 14.00'e kadar açık o yüzden Pazar rehavetine kapılmadan yola düşmek lazım!

Burada, sayamıyorum çünkü her şey ama her şey var! Fakat Londra vintage cenneti ise burası da vintage'ın tapınağıymış, öyle diyorlar! Sanat öğrencileri sık sık fotoğraf çekmek için buraya gelirmiş ve tabi sokak modası bloggerları da! Diğer pazarlara göre daha az turist olduğu için Londoner'lar arasında daha da popüler, benden söylemesi :)

(foto: news.com.au)

En yakın metro durağı Aldgate, Aldgate east ve Liverpool Street

İndirime girdiler, beni benden aldılar!


Artık indirime girmeyen yer kalmadı, Yüzde 50'ler 60'lar vitrinlerde uçuşuyor, mağazalar dolup dolup taşıyor! Bu heyecanlı dönemde indirime giren ve içimde heyecan yaratan 2 yer oldu, bahsetmeden edemedim :)

İlki BCBG Max Azria! Bu mağazanın indirimleri kesinlikle bakmaya, yatırım yapmaya değer! Özellikle tam gaz devam eden düğün sezonunda elbise sıkıntınız varsa hiç durmayın, yoksa yine durmayın bir gün lazım olacaklar nasılsa :) Nişantaşı, İstinye Park ve Capacity'de mağazaları mevcut.

İkincisi ise Burcu Olgun'un BOist isimli mağazası! Color Block trendine oldum olası bayılırım, o yüzden Burcu Olgun'un canlı renkleri görür görmez beni çekmişti! Şimdi 50% indirime girmişler! Fiyatlar 40 - 250 TL arasında olacakmış, indirim de kısa sürecekmiş, benden söylemesi. Zaten Burcu Olgun'un koleksiyonunda her tasarımdan bir tane var!


BOist, Nişantaşı Hüsrev Gerede Caddesi'nde.

(Bu yazım zelfist.com'da yayınlanmıştır.)
Related Posts with Thumbnails