FASHION'S NIGHT OUT 2010


2010'da Fashion's Night Out (FNO) tekrarlanıyor! Hatta tarihi bile belli, 9 Eylül 2010. Belli ki FNO da Moda Günleri kadar rutin hale gelecek.

Katılan ülkeler arasında Türkiye yok. Henüz! Bence bu tarihten önce Türkiye'de katılan ülkeler arasında yerini almalı! Önemli moda gelişmeleri yaşadığımız bu günlerde çok şık bir gelişme olur! Bu da Türkiye Vogue'a düşüyor...  Ne de olsa Vogue öncülüğünde yapılan bir organizasyon...

Gelişmeler burada!

DERİMOD KAMPANYASI



Derimod eski deri ceketlerinizi 200 TL'ye alıyormuş. Hiç fena değil aslında! Web sayfalarında herhangi bir bilgi yok henüz...

Derimod demişken yaşadığım tecrübeden bahsetmeden geçemeyeceğim. Geçen sene Derimod'dan bir deri ceket aldım (690 gr ağırlığında diye pazarlanan ince ceketlerinden) Hazin bir kaza sonucu ceketimin kolu yırtıldı, tamir edilmesi için mağazaya geri götürdüm. Deyim yerindeyse beni neredeyse süründürdüler! Ceketimin tamiri aylar sürdü sonuçta değiştirilen koldaki renkle ceketin kendi rengi hiç tutmuyordu...

Hem kampanyayı duyuruyorum hem de bunları anlatıyorum biraz komıik oldu ama napalım. Siz siz olun deri ceketinize iyi bakın özellikle ince deriler çok hassas olabiliyor...

H&M / JIMMY CHOO / SONIA RYKIEL

Jimmy Choo'nun H&M için yaptığı koleksiyonu Tamara Mellon anlatıyor. Ben de deri elbiseye bayıldım, burdan göründüğü kadarıyla tüm koleksiyon çok güzel gözüküyor aslında



Aşağıdaki ise Sonia Rykiel'in H&M için yapacağı koleksiyonun ilk reklamı. Noel civarı çıkacak koleksiyon nasıl olacak bakalım...


GARDIROP DETOKSU



Ayakkabılık temizliğinden sonra bugün de dolap temizliğine soyundum!

Şahane oldu! Açık söyleyeyim, tipik bir Başak burcu olarak bu konuda çok başarılı buluyorum kendimi :) O yüzden sizlerle uyguladığım yöntemleri paylaşmaya karar verdim.

Öncelikle dolabımı tamamen boşaltıyorum
İçini bir güzel temizliyorum, havalandırıyorum.
Kıyafetlerimi güzel güzel katlayarak geri yerleştiriyorum.
    Buraya kadar her şey normal, önemli olan nokta şu, son 1-2 sezondur giymediğim veya giydiğimde hoşlanmadığım her şeyi bir kenara ayırıyorum.

    Yerleştirme işim bittikten sonra kenara ayırdıklarıma dönüyorum. Hepsini teker teker giyiyorum! (üşenmek yok!) Neden giymediğimi buluyorum ve ona göre ne yapacağıma karar veriyorum. İşte size bununla ilgili tüyolar;



    a) Giydiğimizde "Aaa ne güzelmiş ben bunu niye hiç giymiyorum" diyorsak onu dolabımıza daha görünür bir yere koyuyoruz...

    b) Hala yepyeni, kaliteli ama modası geçtiyse 2 seçeneğimiz var;
          1. Tadilat ile güne uyarlayabilir miyiz ona bakıyoruz
          2. Dolapta arkalara köşelere bir yere saklıyoruz, mutlaka tekrar moda olacak, sabırla o günü bekliyoruz :)

    c) Eskimiş, solmuş veya yırtılmış, tamiri mümkün değilse elden çıkarıyoruz... Duygusal davranmak yok, bunu bana 20. doğum günümde en yakın arkadaşım almıştı, bunu giydiğim gün Mert'le tanışmıştım filan diye ağlamıyoruz... :)

    d) Elden çıkaracağımız ürünlerle ilgili bir tüyo daha var, düğmelerine aksesuarlarına, kumaşına alıcı gözüyle bir bakıyoruz, oradan bir DIY (Do it yourself) projesi çıkabilir!

    e) Son bir durum daha var. Diyelim ki bir pantolonunuz var, modaya uygun, gayet yeni amaaa size tam yakışmıyor, ne zaman giyseniz içiniz pek rahat etmiyor aynaya bakıp duruyorsunuz belki dışarı çıkmadan değiştiriyorsunuz her seferinde... Bu grup vücut tipinize uymayan kıyafetler...  Belki çok modaydı, belki yanımızdaki arkadaşımız çok güzel oldu dedi... Üzgünüm ama bu parçaları da elden çıkarıyoruz... :( Moda olan her şey hepimize göre değil maalesef...

    Neyse çok uzattım galiba, bunlar benden nacizane trikler ;) Kolay gelsin :)

    (fotoğraf www.picture-book.com'dan)

    LUSH IN A RUSH!


    Çok sevdiğiniz bir arkadaşınızın doğum günü ve hediye alacak vaktiniz bile yoksa hemen çözümü açıklıyorum, LUSH!

    Lush'ı sevmeyeniniz var mı? Ben bayılıyorum mağazalarına, içerideki kokuya, renklere, herşeye! Tüm ürünleri doğal, zaten kokularından belli bence!

    Şimdi yeni bir uygulama başlatmışlar, 4 saat içinde istediğiniz adrese hediyenizi ulaştırıyorlar! Mağazaya uğramadan internetten de halledebiliyorsunuz bu işi. Buraya tıklayarak :) Internetten yapılacak alışverişlerde de 5% puan kazanıyorsunuz...

    Ben bu hediyeyle mutlu olmayacak birini tanımıyorum, siz?

    BENİM GÖZÜMDEN FASHIONABLE ISTANBUL!


    1. Gidemedim

    2. Herkes modacıların daha önce sundukları koleksiyonla çıkmasından şikayetçi, ne yani İstanbul için 1 ayda yeni koleksiyon mu hazırlayacaklardı? (Düzeltme : Cavalli hariç! o suçlu!)

    3. Gidemedim

    4. Katılanların kıyafetleri kılıkları nedir öyle bence tam bir fiyasko, sonradan görmelikten başka bir şey değil. Dünyanın hiçbir yerinde insanlar defileye giderken bu kadar süslenmez!

    5. Gidemedim

    6. Bence tasarimcilar burada olanlara şaşıp kalmıştır, izdiham, gelenlerin yarım saatte yerleşememesi, kırmızı halı'da herkesin birbirini gözleriyle yemesi, abartılı kıyafetler...vs.

    7. Gidemediğim için huysuzlanıyor olabilir miyim acaba? Yok zannetmiyorum yazdıklarımın hepsi doğru nede olsa :)

    Şaka bir yana İstanbul'un dünya moda platformunda var olabileceğini gösteren bir etkinlikti bence, bu kadar büyük isimlerin ülkemize gelmesi gurur verici ama neticede ben gidemedim! (Söylemiş miydim? :)

    MY OTHER BAG IS HERMES!




    Ben bu çantayı görünce çok güldüm! :) Tasarımcı, Jessica Kagan Cushman imiş! Web sayfasına da girip baktım, bu esprili tasarımların devamı olmalı diye düşündüm, yanılmamışım aşağıdaki bileziklere rastladım ve çok beğendim.

    Her zaman yazılı şeylere bayılmışımdır, üstünde yazanlar eğlenceli ise de ne ala! :) Bu bileziklerden yanyana bir sürü takabilirim :)
    Sizin için üstünde yazılı olanları altına not ettim.

    Does this bracelet make me look fat?



    It wasn't me. It was my evil twin.


    MİMLENMİŞİM!

    Uyduruk prenses'cim beni mimlemiş!  Hemen cevap veriyorum sorulara :)
    1. Bloga neden bu ismi verdin?
    Bloguma başladığımda ilk amacım moda ve stil ile ilgili trikler paylaşmaktı o yüzden style tricks koydum ama zaman içinde benim moda günlüğüm haline geldi. Moda ile ilgili yaptığım, bildiğim, öğrendiğim, düşündüğüm her şeyi yazar oldum. Daha da güzel oldu bence :)
    2. Blog yazarken star tribiyle istediğin olmazsa olmaz dediğin şeyler var mı?

    Suyum olmadan oturmam genelde bilgisayarın başına, ayaklarımı uzatabilirsem de daha bi mutlu olurum :) Bunlar olmasa da yazarım ama blog yazarken tek istediğim rahat rahaaat vaktim olması ...
    3. En son satın aldığın garip şey?

    Çok garip değil ama Prag'ta Hard Rock Cafe'den Martini bardağı aldım. Evde su içiyorum kendisiyle :) Sormayın çok havalıyım :) 
    4. Şeker gibi olduğun anlar?

    Kısa zaman içinde tatile veya daha önce gitmediğim bir yere, yeni bir ülkeye gideceksem çok şeker olurum. Tadımdan yenmez :)
    5. Arkadaşım artık sormayın şunları dediğin şeyler?

    Evli ve çocuğu olmayan birçok kız gibi "Ne zaman çocuk yapacaksınız?" sorusu! Sanki onlar bakacak :)
    6. Aynaya bakınca gördüğün?

    Yaşı ilerledikçe annesine benzeyen güzel bir kız :) (Vallahi kendini beğenmiş değilim herkes öyle diyo :) eh bende katılıyorum :)
    7. Kendini okutan blog dediğin?

    Bana daha önce bilmediğim duymadığım şeyler anlatan, uzun metinlerle değil eğlenceli kısa yazılarla istediklerini ifade eden, içten olan.

    8. Bu blog sahibesiyle karşılaşabileceğin yerler?
    Alışveriş yapıyorsa İstinye Park'ta, hafta içi gündüzleri Pera'da, hava güzelse sahilde, haftasonları ise kim bilir nerde... :)


    Şimdi ben deeee blogunun bir benzeri olmadığını düşündüğüm ve bu girişiminden dolayı takdir ettiğim  Ozan Alçın'ı mimliyorum!


    Sevgiler :)



    HUMANIC



    Are you shoemanic?

    Eveeet dediğinizi duyar gibi oldum :) O zaman işte size bir mağaza önerisi daha, Humanic!

    Bu da Prag'ta keşfettiğim bir mağaza. Almanya, Avusturya, Romanya, Çek Cumhuriyeti gibi toplam 10 ülkede mağazaları bulunuyor...

    Birçok farklı markanın ayakkabılarını satan kocaman bir ayakkabı cenneti düşünün! Sloganı da "Are you shoemanic?" Tam da doğru yere gelmişim dedirtiyor insana :)

    Görünce hemen tanıyın diye sizın için Prag'taki mağazalardan birinin fotoğrafını çektim,



    Ayrıca ben bu bootie'leri orada bir kızın elinde görünce tam bir shoemanic oldum :) (bu kelimeyi çok sevdim galiba devamlı kullanıyorum :) Hemen kendisinden yerini öğrenip denedim ve bayıldım! Yani anlayacağınız ben bu mağazadan pek mutlu ayrıldım size de tavsiye ederim :)



    PROMOD



    Promod'la Prag'a ilk gidişimde tanışmıştım. Fakat kendisi aslen Fransız markası! Promod için Fransa'nın Zara'sı veya H&M'i diyebiliriz...

    Yukarıdaki Prag'ın merkezindeki mağazaları... Vitrindeki yansımalardan Prag'ı dikizleyebilirsiniz :)
    45 ülkede toplam 760 mağazaları var fakat henüz Türkiye bunların arasında değil. İnternet üzerinden satışları da mevcut fakat sadece Avrupa Birliği ülkelerine :(

    Bu yüzden yurt dışına çıktığınızda bir Promod bulup bakmalısınız! Ben geçen sene aldığım aşağıdaki elbiseyi resmen forma yapmıştım, o kadar çok giydim ki...



    Son olarak aşağıda bu sezondan seçmeler bulabilirsiniz. Markanın takı ve aksesuarları da iddialı haberiniz olsun...



    ULLY YİNE İSTANBUL'DA!

    Prag seyahatinden de dönmüş bulunuyorum... İş kısımları eh işte ama haftasonu arkadaşımla olan kısmı çok güzel geçti :) Canım arkadaşım biraz rötarlı olsa da büyük bir azim göstererek geldi, onu buradan öpüyorum :) İkimizde Prag'ı daha önce gördüğümüz için şehri keşfetme telaşı olmadan canımız ne isterse onu yaptık... Çok keyifliydi :)

    Hava hariç! Oradaki soğuktan sonra İstanbul'a gelir gelmez ılık hava beni çok mutlu etti :)

    Ve tabii ki size yine yeni moda önerileriyle geldim... Çok yakında burada :)

    Sevgiler...

    PRAG



    Yarın iş için Prag'a gidiyorum ve 1 haftaya yakın buralarda olmayacağım.

    Prag hem çok güzel hem de biraz korkunç bir şehir! Birçok korku filmi de Prag'ta çekilmiş zaten duyunca hiç şaşırmadım. Hava kararınca koskoca kilise ve kalelerin görüntüsü gerçekten korku filmini aratmıyor :)

    Bu üçüncü gidişim olacağı için baya tecrübelendim ve bu güzel şehirde yaşayan kaba insanların sinirimi bozmalarına izin vermemem gerektiğini öğrendim :) Üstelik haftasonu arkadaşım gelip benimle kalacak ve birlikte gezeceğimiz için de çok heyecanlıyım! :)

    Havanın 3 derece olduğunu duyunca biraz yıkılmadım desem yalan olur ama en azından yeni paltomu giymek için bir fırsat! :) H&M alışverişimi de bu seyahate sakladım onun da ayrı bir heyecanı var tabii ki :)

    Görüşmek dileğiyle...

    KİRALIK ÇANTALAR



    Kendi adıma bu sistemi ilk Sex & The City filminde Carrie'nin asistanından öğrendim. Sonra bagborrowsteal gibi siteleri ve sistemin nasıl işlediğini...  ve şimdi Türkiye'nin de bir çanta kiralama sitesi var!

    Haftasonu Yaprak Aras Şahınbaş'ın yazısında okudum. luxinabox isimli site bu hizmeti vermeye başlamış. Sitede oldukça fazla çeşit var açıkçası...

    Benim bu konudaki şahsi fikrim kiralama olayının biraz gereksiz olduğu ve gösteriş için yapıldığı! Sayfayı incelerseniz çanta kiralarının da çok ucuz olmadığını göreceksiniz. Yani birkaç ay çanta kirasına verdiğiniz parayla bu çantalardan birini zaten alabilirsiniz. Tamam tabii ki işin keyfi her zaman farklı çanta kullanabiliyor olmakta ama bendeniz, benim lüksüm az olsun benim olsun diyenlerdenim, siz?

    ANNA WINTOUR



    Bu kitabı bu sabah bitirdim ve tüm kitap boyunca devamlı şu cümle geçti aklımdan "Aman Tanrım! Bu nasıl bir kadın!"

    Gerçekten inanılmaz hırslı,acımasız çevresindeki insanların düşüncelerini ve yaratıcılıklarını hiç önemsemeyen ama bunun yanında moda ile ilgili inanılmaz bir vizyona sahip! Hayatı boyunca ileride işine yarayacak insanları biriktiren diğerlerini ise tamamıyla görmezden gelen bir yapı!

    • Çok zengin bir aileden geliyor, annesi Amerikalı babası İngiliz. Babası Charles Wintour, İngiliz "Evening Standard" yayınının başında, inanılmaz başarılı ve sert editörü. Anna'nın karakteriyle ilgili özellikleri babasından aldığı söyleniyor hep... Babası öyle işkolik ve buz gibi bir adam ki işle ilgili önemli bir toplantının ortasında oğlunun öldüğünü öğreniyor ama buna rağmen toplantıya devam ediyor!!!
    • Anna lisede okurken kıyafetleriyle ilgili okulla problem yaşadığı için okuldan ayrılıyor ve lise diplomasına bile sahip olamıyor!!!
    • Hayatı boyunca tek ama tek ilgi alanı moda ve her zaman en ünlü modacıların kıyafetlerini giyerek yaşıyor...
    • Londra'da o zamanki adıyla Harpers&Queen dergisinde çalışıyor daha sonra New York'a taşınıyor, Harpers&Bazaar'da işe giriyor çok kısa bir süre sonra işten atılıyor!
    • Viva, Savvy gibi pek ünü olmayan dergilerde moda editörlüğü yaptıktan sonra New York dergisine moda editörü olarak geçiyor ve oradaki çalışmalarıyla Vogue sahiplerinin ilgisini çekmeyi başarıyor...
    • Vogue Amerika'ya - şuan kendisinin sahip olduğu - Editor in Chief pozisyonunun altında bir pozisyona getiriliyor ve Vogue'da çalışan herkese hayatı dar ediyor. Fakat dergi sahipleriyle olan ilişkisini her zaman iyi tutmayı ve onların desteğini almayı sağlıyor.
    • Bir süre sonra İngiliz Vogue'un başına getiriliyor ve Londra'ya taşınıyor. Bu arada gözü hep Amerika Vogue'da olduğu için Londra'dan bile gerekli bağlantıları kesmiyor.
    • Yaklaşık 2 sene kadar sonra Vogue'un içinde bulunduğu House&Garden dergisinin başına getiriliyor. Bu pozisyonun bir bekleme yeri olduğu söyleniyor hep! Bu dergiyi mahvediyor, abonelerin birçoğu şikayetlerle aboneliklerini iptal ediyor. 
    • Ve sonunda beklendiği gibi o dönemde Vogue'un başında olan Grace Mırabella'yı devirmeyi başarıyor ve onun yerine geçiyor. Hem de zavallı kadın bunu televizyondan öğreniyor...
    Sonuç olarak 1983 yılından bu yana Amerika Vogue'un başında ve dergi ilk sıradan hiç düşmüyor! Anna Wintour 100 milyon dolarlık moda endüstrisinin en büyük gücü olarak kabul ediliyor! Tüm modacılar onun onayını almadan hareket edemiyor, hatta çizimlerini bile gönderip fikirlerini alanlar var!

    Gerçekten kurgu bir hikaye gibi bir hayat öyküsüydü, çok akıcı bir şekilde okudum. Bazen kadının negatifliğinden bile etkilendim kitabı okurken, huysuzlaştım :)

    Modayla ilgilenen herkese tavsiye ederim...


    NY FASHION DISTRICT

    Bundan sonraki postlarımın hepsi Amerika üzerine olacak gibi görünmeye başladı ama çok az kaldı bitiyor :)

    Son olarak bahsetmek istediğim yer New York'taki Fashion District! New York'ta toplam 62 "Business Improvement District " varmış. Bunlardan biri de Fashion District!

    Şehirde geniş denilebilecek bir alan Fashion District olarak belirlenmiş. Amaç modanın şehirdeki stratejik merkezi olmak ve tabii ki New York'un dünyanın moda merkezi olarak pazarlanmasına katkıda bulunmak. Bölgede aynı zamanda kumaş, düğme, incik boncuk...vs. tekstille ilgili her türlü satış yapan yerler mevcut.

    Yukarıdaki fotoğraf information center'a ait, önünde de kocaman bir dikiş diken adam heykeli var!



    Burası diğer bir adı Fashion Avenue olan 7th Avenue üzerinde ve aynı zamanda yerlerde "Fashion Walk of Fame"i görebilirsiniz. Hepsi ünlü Amerikalı modacılara ait, toplam 26 tane varmış. Sizler için birkaç tanesini fotoğrafladım,








    Aynı zamanda bölgede ünlü dizayn okulu Parsons bulunuyor,



    Her zaman söylerim, Amerikalılar kadar sahip olduklarını iyi pazarlayan bir ülke görmedim. Evet New York dünyanın moda merkezi ama bunu bilip kimse yerinde oturmuyor, halen bunun gelişmesi ve iyi bir şekilde pazarlanması için çaba var!

    Düşününce Türkiye'de buna en yakın örnek Nişantaşı ve Osmanbey olabilir. Modacıların çoğunun atölyeleri ve mağazaları bu bölgede. Türkiye'deki tek moda okulu diyebileceğimiz "İstanbul Moda Akademisi" de burada. Osmanbey ise tekstille ilgili her türlü ürünün bulunduğu merkez. Bu bölgelerin de birbirine yakın olması tesadüf değil sanırım. Bence New York'taki Fashion District'den ilham alınıp benzer bir çalışma burada da yapılabilir ve Türk modasının gelişimine katkıda bulunabilir...

    PREMIUM OUTLETS


    İşte bir modaseverin Amerika'ya gidip de yapmadan dönmeyeceği en önemli aktivite! Outlet'e gitmek!

    Premium Outlets'i şiddetle tavsiye ediyorum. Amerika'nın 4 bir yanında var. Eminim gittiğiniz her neresiyse size yakın bir tane bulabilirsiniz.

    Biz San Diego'da tam da Meksika sınırına yakın olanına gittik eşimle. (Resimde görülen cennet :) Kendisi başta outlet'e gidiyoruz diye çok mutsuz bir şekilde somurturken girdiği ilk mağazadan sonra birden farklı bir insan oluverdi! Neredeyse benim kadar alışveriş yaptı!  Ben sanırım en uzun zamanı çok sevdiğim BCBG'de geçirdim! Coach, Tommy Hilfiger, Calvin Klein...vs. derken sabahtan akşama bütün bir günü orada geçirdik!

    Günün sonunda eşimin yaptığı yoruma çok güldüm, "Hayatımda ilk defa böyle bir gün geçirdim" :)))
    Evet bir erkek için iddialı bir gündü ama tahmin edersiniz ki benim için tek kelimeyle mükemmeldi!

    H&M TÜRKİYE ÇOK YAKINDA!



    Güvenilir kaynaklardan aldığım haberlere göre H&M çok yakın bir zamanda Türkiye'de açılıyor!

    Bilenleriniz vardır Türkiye'de Çin'de üretilen mallara uygulanan bir kota var veya vardı. H&M'in Türkiye'ye gelememe sebebi ise bu kotaya takılarak ürünlerinin hepsini getiremeyecek olmasıydı. Nasıl bilmiyorum ama bu problemi halletmişler...

    Mağazalardan biri İstinye Park'ta olacak diğeri ise Taksim'de resmen ama resmen benim işyerimin dibinde! Neredeyse H&M'in içinden çıkıcam öyle söyliyim :)

    Birçok kişi H&M'in Türkiye'de açılmasını istemiyor, sadece biz alışveriş yapalım herkeste olmasın gibi düşüncelerle... Ama aslında iyi kötü yurtdışına çıkan herkes H&M'in altını üstüne getirmeden dönmüyor, üstelik Türkiye'de üretilen kıyafetleri de birçok, babaannemin deyimiyle :) pırtıkçı da bulmak mümkün. Ben gelmesini isteyenlerdenim... Bakalım ne olacak?

    Yukarıdaki, New York'taki bir turist otobüsünün H&M reklamlı fotoğrafı. Hoşuma gitti sizlerle paylaşayım istedim. Söylemeden geçmeyeyim H&M'in yeni sezonu da bir harika!

    AYAKKABI AŞKI!




    Bugün büyük bi işe kalkıştım. Evde temizlik olmasını fırsat bilip ben de ayakkabılığı düzenledim. Ortaya yukardaki sonuç çıktı!

    Sizde benim gibi ayakkabı delisi misiniz? Ben alışverişin en çok ayakkabı kısmını seviyorum heralde... Bir süredir modası geçen ayakkabılarımı da atamıyorum çünkü geçmişte bunu yapıp da pişman olduğum çok oldu. Döne döne tekrar modası geldiği için elden çıkardığım ayakkabıları aradım ama nafile... Artık biraz daha temkinliyim bu konuda :)

    Ayakkabılığımı çok seviyorum, bir sürü ayakkabı alıyor. Çiftlerin bir eşini öne diğerini arkaya koyarak tüm ayakkabılarımı aynı anda görebiliyorum ve hemen seçip giyebiliyorum!

    Tabi artık yaz bitti, bu ayakkabıların bir çoğu uzun süre burada bekleyecek...

    LOUIS VUITTON'DAN SÜPER HABER!



    Bugün 2 hafta aradan sonra işte ilk günümdü, tüm gün maillerimi tarayarak, beni bekleyenleri sıraya koymaya çalışarak geçti. Aynı şey blogum için de geçerli :) ve moda dünyasında olanları yakalamak da bunun büyük bir parçası!

    İşte bununla uğraşırken karşılaştığım süper haber! Louis Vuitton'un yarın facebook'ta canlı olarak yayınlanacak defilesi!!! Evet yanlış duymadınız facebook'ta! Blogunu çok beğendiğim Styleboom'dan öğrendim ve çok heyecanlandım. LV profiline girip üye oluyorsunuz sonra da event'e katılacağınızı işaretliyorsunuz. Yarın Türkiye saatiyle 15:30'da kurulup izliyorsunuzzz!


    Ama ben yarın işte bunu nasıl izliyceeem, kara kara düşünmeye başladım :(


     

    TORY BURCH









    Bahsetmeden geçemeyeceğim bir marka da Tory Burch!

    Bir süredir çok popüler olduğunu biliyoruz ama özellikle New York'ta babetlerini giymeyeni sınırdan almıyorlar zannedersiniz! :) İşin ilginç tarafı genç, yaşlı herkesin ayağında diyebilirim...


    Babetler ismini Tory Burch'un annesinin adından alıyor, Reva! Ben çok babet delisi olmadığım için, (hatta çok rahat edemem babetle, topuklu ayakkabıyla daha rahat ediyorum) çok ilgi göstermedim ama mağazalarına baktım tabii ki! Sadece babet değil çok çeşitli ve güzel ürünleri var, fiyatlar uygun denemez ama birçok designer markasına göre daha iyi.

    Gossip Girl dizisinde (bu diziyi denedim ama sevemedim, biraz büyüdüm galiba bu tarz diziler için :) Tory Burch çok giyiliyor hatta, birkaç bölümde Tory Burch'un kendisi de oynamış sonunda.

    Babet sevenler için çeşit çeşit renk seçenekleri var, buyrun seçin beğenin :) Turkiye'de Harvey Nichols'da satilan Reva babetler 550 TL civarinda. Internet sayfasinda ve Amerika'daki magazalarinda ise $195 - $235 arası Internet satışları var ama maalesef uluslararası teslimat yapmıyorlar henüz. Eminim kısa zamanda başlarlar..



    HOLLISTER





    Hollister'i ilk Tülin Kermen'in köşesinde okumuştum. Tabii ki Amerika'da mağazalarını tarama şansını kaçırmadım :)

    Kendileri için Abercrombie'nin California ve daha gençlere yönelik olan versiyonu diyebiliriz. İlk başta Abercrombie'nin yan ürünleri olarak üretilmiş fakat çok tutulunca ayrılıp kendisi marka olmuş! Amerika'da gençler arasında çok moda! Burada da Taksim pasajlarında bulmak mümkün...

    Amerika'nın 4 bir yanında, Kanada'da ve Londra'da mağazaları var. Vitrinlerine bayıldım, resmen içeriye davet ediyor... Kalıpları süper cuk diye oturuyor!

    Tema genelde California'da çok yaygın olan sörf ve mağazanın içinde dev ekranlarda sahillerin video çekimleri canlı yayınlanıyor! Çok iştah kabartıcı :)

    CENTURY 21







    New York'a yolu düşmüş ve alışverişi sevenler bilir, Century 21 isimli süper bir mağaza var!

    Bildiğimiz bir sürü iyi markanın geçmiş sezon ürünleri burada çok uygun fiyatlarla satılıyor. Eski Dünya Ticaret Merkezi'nin şimdiki adıyla Ground Zero'nun bulunduğu yerde. Yeni Dünya Ticaret Merkezi inşaatı sebebiyle biraz karambol bir ortam var ama kesinlikle gitmeye değer!

    Mağazanın sloganı çok hoşuma gitti, "Fashion worth fıghting for"
    www.c21stores.com adresinden girerek intro'yu izlemenizi tavsiye ederim, sloganı çok güzel anlatıyor :)

    Alışverişinizin gerçekten bir savaşa dönüşmemesi için erken saatlerde gidin derim, zaten inanılmaz ama 07:45'te açılıyor mağaza!?! Tatil günlerinde kapalı olabiliyor o yüzden gitmeden web sayfasından mutlaka tarihlere de bakmak gerek...

    Mağazaya girdiğinizde herşey üstüste yığılmış gibi duruyor, yan yana yan yana askılar standlar... Pek göze hitap etmiyor ama sakın buna aldanıp çıkayım demeyin :)

    Bendeniz çok değil DKNY çanta, Seven kot ve 1 adet Michael Kors güneş gözlüğü ile mağazadan ayrıldım. Pek akıllı bir alışveriş oldu :)

    VE GELDIM!

    Pazar aksami itibariyle donmus bulunuyoruz. Hersey coooookkkkk guzeldi! Keske hic bitmeseydi...

    Evde valizlerin ve esyalarin yarattigi kaos ve uzun ucak yolculugunun verdigi yorgunluk sebebiyle ancak yazabiliyorum. Bu surede cok ozledim blogumu! Nihayet kavustuk!

    Kisa sure icinde bircok gozlem ve onerimle yine burdayim!

    Gorusmek uzere..

    Muuuccckkk!
    Related Posts with Thumbnails