DRESS ME UP BY TOPSHOP!

Christmas yaklaşıyor ve Topshop partilerde en özel ne giyilebilir diye düşünmüş bile!

Dita Von Teese'den Scarlett Johansson'a kadar birçok ünlüden daha önce kırmızı halıda giydiği kıyafetleri almış, 40 Pound'a kiraya veriyor!

7-24 Aralık arası Oxford Circus'ta bulunan mağazadan kiralanıyor. 26 Kasım - 6 Aralık arası giderek istediğiniz kıyafeti tarihleriyle ayırtıyorsunuz. Tüm para hayırlı işler için kullanılıyor. Bu tarihlerde İngiltere'de olacak olan veya orada yaşayan varsa bu fırsatı kaçırmasın bence!

Ben Freida Pinto'nun Burberry'si ile Kate Moss'un Lanvin'ini sevdim. Tüm giysilere bakmak için buraya tıklayabilirsiniz.


10 ADIMDA TOPUKLU AYAKKABIYLA RAHAT ETME SANATI!




Topuklu ayakkabılarla aram her zaman çok iyi olmuştur, hatta babetlerden çok daha rahat ederim kendileriyle! Hayatımın yüzde 80’den fazlasını da topuklularla geçirdiğim ve bu kadar rahat yürüyebildiğim için hep övgüler almışımdır çevremden!

En yakın arkadaşım H. “ Beni bekle, nasıl bu kadar hızlı yürüyorsun bu topuklularla?”  der çoğu zaman :) Bence en önemlisi rahat ayakkabıyı seçebilmek, gerisi zamanla topuklularla yaşamaya alışmakla ilgili...

Ben bununla ilgili neler yaptığımı düşündüm ve sizlerle paylaşayım istedim :)

1. Topuklu ayakkabı bakarken denemeden önce rafta duran ayakkabının  burnuna yandan parmağınızla hafifçe dokunun , eğer bir sağa bir sola oynuyorsa hemen uzaklaşın!

2. Topukları çok kısa veya çok uzunsa rahat edemezsiniz, ideal boyunuzu siz bilebilirsiniz ancak. (Doktorlar 5 cm. diyor ama ben yetinemiyorum 5 cm ile :) Platformlu olursa hem daha uzun topuklu gözükür hem de daha rahat olur!

3. Ayakkabıyı ayağınıza giydiğinizde rahat değilse hiçbir zaman rahat olmaz... Onu değiştirebileceğinizi düşünmeyin :)

4. Daha önceden yaptığınız hatalar varsa ve bu ayakkabılar hala dolabınızda ise onlardan kurtulun!  Kurtulmazsanız güzelliğine aldanıp giyer ve gün içinde sürünürsünüz!

5. Topukların uçları eriyebilir çok giyildiğinde, mutlaka değiştirtin çok rahatsız olurlar...

6. Evinize yakın bir ayakkabı tamirciniz olsun...

7. Sıkışık zamanlarda ayakkabı almayın. Mağazada rahat zaman geçirin yürüyün, ayakkabının ayağınızı kesip kesmediğine bakın. Ayakkabıyı normalde giyeceğiniz sekilde deneyin; çorapla, çıplak ayakla...vs.

8. Favori markalarınız olsun, genelde kalite aynı olur ve rahat etme ihtimaliniz daha yüksektir. Mesela benimki Enzo Angiolini! Rahat etmediğim ayakkabısı yok sayılır... Bir de kara listede olan ayakkabı markalarım vardır. Örneğin Zara! Kıyafetlerine bayılmama rağmen ayakkabılarına yaklaşmam bile! Massimo Dutti, Stradivarius, Bershka, Zara.. hepsi Inditex grubunun markaları ve tüm ayakkabılar aynı fabrikada üretiliyor. Bilmekte fayda var!

9. Zamanla bu konuda kendinizi tanıyın, rahat edip etmediğiniz modelleri unutmayın!

10. Son olarak istedikleri kadar güzel olsunlar rahat olmayan topuklu ayakkabıyı almayın veya giymeyin!  Topuklu ayakkabı giymiş ama onunla yürüyemeyen bir kadın görüntüsü getirin gözünüzün önüne (çok görmüşsünüzdür) Evet öyle olmak istemeyiz, değil mi? :)

Bir sayfa yazdım ama aslında söyleyeceklerim bitmedi! Ne çok biliyormuşum :) Şimdilik burada bırakıyorum, belki sonra bir tur daha yazarım. Umarım işinize yarar yazdıklarım...

FASHION 101


Her gün giydiğimiz, ismini duyduğumuz birçok elbise, ayakkabı çanta...vs. modeli var. Bunları hep görüyoruz, alıp kullanıyoruz ama çoğunun nereden çıktığını pek bilmiyoruz ve aslında hepsinin birer hikayesi var. İşte bu kitap kısa kısa bu hikayeleri anlatıyor... Her zaman hoşuma gitmiştir bu tip şeyleri öğrenmek!

Hani üniversitede her temel dersin kodu 101'dir... Kitabın adı da oradan geliyor.

Yarın yolculukta başlamayı planlıyorum. İçi resim dolu okuması çok keyifli bir kitaba benziyor. Okuduğum ilginç şeyleri tabii ki buradan paylaşacağım...

   Herkese iyi bayramlar, sevgiler :)

JULIE & JULIA



Gecenlerde farkettim, size bu filmden bahsetmeyi unutmuşum!

Ben bu filmi 1 ay kadar önce Prag'ta olduğum sırada izledim, burada oynadı mı oynamadı mı bilmiyorum sanırım onu kaçırdım ama ne yapın edin bulun bu filmi izleyin!

Tüm bloggerların seveceğine eminim özellikle yemek üzerine blog yazanlar bayılabilirler! 2 gerçek hayat hikayesini anlatıyor, Meryl Streep her zamanki gibi harika, oynadığı karakter inanılmaz eğlendirici ve ilham verici! Amy Adams ise sıkı bir blogger! :)

Benim o günkü moduma da çok hitap etmiş olabilir sanırım ama pişman olmayacağınızdan eminim... ;)

BUKA BUTIK



Bugün Buka Butik'e gittim. Uzun süredir duyduğum, merak ettiğim ama bir türlü gidemediğim bir butikti. Duyduklarımdan çok özel bir yer olduğunu hissetmiştim ama gidince ne kadar özel olduğunu gözlerimle gördüm!

Öncelikle mağaza tam bir elbise cenneti! (Tam benlik!) Üstelik hem günlük hem de daha az sayıda ama çok başarılı şık elbiseler de var... Fiyatlar 140 - 170 TL arasında değişiyor.






Tasarımların hemen hemen hepsi insanı gülümsetiyor! Gerçekten çok keyifli ve eğlenceli! En güzel tarafı her hafta yeni ürünler çıkması ve bunların mağazanın altında bulunan atölyede sınırlı sayıda yapılması. Yani aldığınız şeyi bir başkasının üzerinde görme ihtimaliniz oldukça düşük!


Sadece kıyafet yok, aksesuar seçenekleri de var. Çantalar, kokoş taç ve tokalar, süslü babetler, bereler...

Butiğin sahibi Burçak Ertem bu işi 6 yıldır yapıyor, ilk 5 yıl butikleri Cihangirde imiş, son 1 yıldır ise yeni yerlerine taşınmışlar. Web sayfalarını ziyaret etmek için buraya tıklayabilirsiniz. Sizi şirin biz kız karşılayacak :)

İlk fırsatta ve rahat olduğunuz bir zamanda uğrayın, kendinizi şımartın derim :)


MAYDANOZ'A TESEKKURLER!



Maydanoz Blog Topluluğu bugün bloguma yer vermiş!

Çok Teşekkürler!

Maydanoz, blog tanıtımı yapan bir site ve iyi sayıda bir blog veri tabanı oluşturmuş durumda... Buraya tıklayarak bakabilirsiniz.

GALATA MODA FESTIVALI YAKLASIYOR!



Malum tarih yaklasiyor, hatirlatayim istedim....

Galata Moda Festivali bu kis 9-13 Aralik tarihlerinde Galata Kulesi etrafinda gerceklesecek.

Ilgilenenler hemen tarihleri not etsin, sevgiler  :)

1930 YORUMUYLA YIL 2000 MODASI!

Geçenlerde bu videoya rastladım ve sizinle paylaşmak istedim. 1930 yılında çekilmiş ve 2000 yılının modasının neye benzeyeceğini anlatıyor. Ben çok eğlendim zaten 1.5 dakika sürüyor çok uzun değil...

İlginç bir şekilde bir sahnede gösterilen topuklar ne kadar da benziyor şu aralar piyasada olanlara! Teknolojide biraz geri kalmışız yalnız halen vücut ısısını havaya göre ayarlayan kemerimiz yok :)

En sondaki erkek modası gülmekten oturduğunuz yerden düşmenize sebep olabilir bence dikkat edin :)



FIRST FACE COUNTDOWN



Fashion Tv her sezon "first face countdown" isimli bir yarışma düzenliyor. First face, defilelerde ilk çıkarak şovu başlatan modeli ifade ediyor. Defileyi başlatan mankenin yeri bir ayrı oluyor! Modacının favori mankeni veya koleksiyonunu ruhunu en iyi şekilde yansıtacağına inandığı manken başlatıyor şovu.

Bu yarışma ise first face olarak defileleri başlatan mankenler arasında yapılıyor. İlkbahar/Yaz 2010 sezonu için de birinci Abbey Lee isimli Avustraltalı manken olmuş. Aşağıda bu sezon da açtığı defilelerden kareler var. Resmin üzerine tıklayarak büyütebilirsiniz. Ben en çok Versace defilesindeki tarzını beğendim. Ya siz ?


DİKİŞ DERSLERİM





Geçtiğimiz baharda başladığım, yazın ara verdiğim dikiş kurslarına 1-2 haftadır tekrar başladım!

Tüm acemiliğimle yandaki elbiseyi dikiyorum :)

Önce petrol mavisi bir kumaş alıp dikmek istedim fakat maalesef istediğim renkte ve çeşitte kumaş bulamadığım için çok güzel mor bir kumaş alıp onunla başladım. Belindeki kuşağı yapmayıp kendi deri kemerlerimle kullanmayı düşünüyorum. Boyunu da bir parça daha kısaltacağım.

Şimdilik gayet iyi gidiyor ama tabi haftada 2.5 saat ayırdığımı hesaba katarsak bitmesi biraz uzun sürebilir... :)

Dikiş tam bir sabır işi bence! Ben normalde çok sabırsız bir insanımdır, her şey hemen olsun isterim, ama dikişte öyle yapamadığım için bana sabırlı olmayı öğrettiğini hissediyorum, hoşuma gidiyor. Sonunda tamamen sizin emeğinizle ortaya bir şey çıkması ayrı bir tatmin tabii ki...

Bakalım bu elbise projesinden ortaya ne çıkacak :) Güzel olursa hemen burada görebilirsiniz ama olmazsa konuyu tekrar açmayabilirim :))

YENİ KATE MOSS : SCARLETT JOHANSSON



Uzunca bir dönem bir sürü markanın reklamlarında Kate Moss'u görmekten sıkılmıştık. Yani şahsen ben sıkılmıştım! Tamam çok farklı bir tarzı var ama her yerde ve aynı anda 5-6 markanın reklamında görünce yan komşudan farkı kalmamıştı neredeyse... :)

Bu aralar da artan bir sıklıkla Scarlett'i görmeye başladık! Mango, Dolce & Gabbana, Moet &  Chandon...

Ben pek sarışın fanatiği olmamama rağmen Scarlett'e bayılıyorum! Hem çok seksi aynı zamanda da çok masum bir havası var bence. Resimlerini koyduğum Moet & Chandon çekimlerini özellikle çok beğendim!

Son zamanlarda biliyorsunuz birçok ülkede medyada aşırı zayıflığın mükemmellik olarak pazarlanmasına karşı alınmış tedbirler var! Dergilerin photoshop kullanarak modelleri inceltmesini yasaklamak gibi...

Bu açıdan bakınca Kate yerine Scarlett'i daha çok görmek daha bir anlamlı geliyor...






KARBEYAZ SAATLER



Uzun süredir beyaz saatleri çok beğeniyorum özellikle pembe altın'la çok hoş bir uyum yaratıyor bence. Geçtiğimiz yıllarda bu kadar çok çeşit yoktu bu sene ise çoğalmış bu modeller, üstelik artık yaz olması beklenmiyor beyaz kullanmak için bu da iyi haber!

En sağdaki Lacoste'da gözüm var açık söyleyeyim :)

STYLE TRICKS HABERTURK'TE!

Bugün güne çok güzel bir haberle başladım!
Habertürk'te By Retro ile ilgili yazdığım yazı yayınlanmış!
Çok mutlu oldum :)
Beni izlediğiniz ve yorumlarınızı paylaştığınız için hepinize çok çok çok teşekkürler!



Bana hemen haber verdiği için Uyduruk Prenses'e çook teşekkür ederim!
Ayrıca Antigone ve Dilem de yorum yazarak bildirmişler.
Çoook sağolun! :)

HOTİÇ VE SELİN HAKTANIR




Dün akşam çok kısa bir alışveriş turuna çıktım ve bu notu iletmeliyim diye düşündüm...

Hotiç'in yeni sezon ürünleri bence hiç olmadığı kadar başarılı! Yaya isimli Hotiç'in yan markasının ürünleri çok çeşitli ve hoş ayrıca Selin Haktanır'ın sonbahar kış koleksiyonu da satılıyor ve bence çok farklı ve çok güzel! Bu koleksiyonda favori parçamı aşağıda görebilirsiniz...

Ayrıca şu sıralar Turkcell abonelerine 25% + 25% indirim yapılıyor. Toplamda 43% ediyor, 50% değil maalesef :) Fiyatlar normalin üzerinde geldi bana ama bu indirimle biraz olsun dengeleniyor...


BY RETRO - 2

Geçenlerde By Retro ilgili yazdığım yazı da iki ayrıntıdan bahsetmediğimi farkettim.

Birincisi eski kıyafetlerinizi götürdüğünüzde alabiliyorlar! Akılda bulundurulması gereken bir bilgi bence!

İkincisi ise Jose isimli çok şeker, ispanyol bir moda tasarımcıları var. Yıllardır Türkiye'de yaşıyor ve güzel Türkçe konuşuyor. Kendisi de kişiye özel abiye tasarım yapıyormuş! Bence oradaki ruhla çok güzel tuvaletler çıkabilir...

Fırsattan istifade birkaç foto daha ekliyorum :)


 

TOPUK SESLERİNİ DUYUYOR MUSUNUZ?



Duyuyor olmalısınız çünkü 1 mevsim sonra aramızdalar!
Geldiklerinde ne yapacağız bilmiyorum :)

BY RETRO

Geçenlerde Suriye Pasajı'nın içinde bulunan By Retro'ya gittim.

By Retro çok ünlü ve dev bir ikinci el mağazası! 900 küsür metrekare, ne kadar dev olduğunu düşünün siz artık! Zaten dünyadaki ikinci en büyük ikinci el mağazasıymış, birinci ise şaşırmayacaksınız Amerika'daymış.

Sahibi Hakan Vardar 15 yıldır bu işi yapıyormuş, mağazada abisi vardı. Hatırla Sevgili, Avrupa Yakası gibi bir sürü diziye de sponsor olmuşlar.

Mağazada 20'li yıllardan 80'lere kadar uzanan geniş bir döneme ait yüzlerce kıyafet var. Elbiselerden çok beğendiklerim oldu, ayrıca deri ürün de oldukça fazla...Vintage ve retro ikinci el kıyafetlerin bir çoğunu çok beğeniyorum, başka kimsede olmaması fikrini seviyorum ama Başak burcu olmanın bir etkisi var mıdır bilmem, alıp giymişliğim yoktur henüz...


En çok hoşuma giden ayrıntı ise mağazada çalan müzikler oldu, eski Türk sanat müziği şarkıları çalınıyor genelde ve kendinizi o elbiselerin giyildiği dönemlerde hissediyorsunuz sanki... Gerçekten çok keyifli, çıkmak istemiyorsunuz resmen mağazadan...

Uzatmadan sizi çektiğim fotoğraflarla baş başa bırakıyorum...





















YENİ OYUNCAĞIM!



Çok direndim! Başta hiç beğenmedim! Kullanışsız dedim, çok büyük dedim, ne gerek var dedim...
Ama sonunda bu aletin sunduğu sonsuz dünyaya karşı koyamadım :)
Halen keşfetme aşamasındayım ama sağ alttaki logoya dikkatinizi çekerim ;)

DÜNYANIN EN GÜZEL İŞİ!



Gazetelerin haftasonu eklerini okumayı pek severim. Bugün de Hürriyet İK ekinde bu habere rastladım.

Dünyanın en iyi ikinci işi deniyor ama bence en iyisi olabilir! (ilki Queensland adasında bekçilik işi imiş!) Internatıonal Shopping Consultant oluyorsunuz. 1 ay boyunca Paris, Londra, Milan, New York gibi 7 şehri gezip 10.000 Euro bütçe ile alışveriş yapıyorsunuz. Herşeyi de blogunuzda anlatıyorsunuz! 5000 Euro maaş da cabası!

Aklıma gelen ilk soru aldıklarım benim mi olacak? oldu ama sanırım maalesef olmuyor :(

Başvurmak isteyenler burayı tıklayabilir. Bol şans :)

1 DAKİKADA NECK WARMER!



Biliyorsunuz bu sezon her yerde boyunluklar var! Neck Warmer, Snood, Boyunluk ne demek isterseniz...

Bu da benim eski bir şalı kurdelelerle birleştirmek sureti ile yaptığım boyunluk! Bence oldukça sevimli oldu ve en güzeli 1 dakikadan az sürdü yapması! Üstelik istenirse ilerde tekrar şala dönüşebilir!

Siz de beğendiyseniz hemen eski şalları çıkarın ortaya :)


KAŞMİR



Kaşmir'in çok kaliteli, pahalı ve lüks sembolü olduğunu biliyoruz. Peki ona bu özellikleri kazandıran ne bilmek ister misiniz?

1. Kaşmir yünü, Kaşmir keçisinde elde ediliyor. Bu keçiler Moğolistan, İran, Afganistan ve Himalayalar gibi ülkelerde, 5000 metreye varan yüksekliklerde yaşıyorlar. Bu zorlu şartlara uyum sağlayabilmeleri için ise olağanüstü kalitede tüyleri var... Parlak, yumuşak ve esnek!

2. Bu hayvanlar kırkılmıyorlar, kıl değiştirme dönemlerinde sakal ve alın kılları seçiliyor renklerine göre ayırılıyor. Doğal renkleri gri, kahverengi ve beyaz.

Yani hayvan başına verim çok çok az ve bu da fiyatının yüksek olmasındaki en büyük etken! Tabii ki kaşmirin de kendi içinde daha az veya çok kaliteli olanları var. İyi bir kaşmirin etiketinde 100% Kaşmir ibaresi bulunmalı. Kaşmir farklı yünlerle karıştıtılarak da yoğun olarak kullanılıyor. İyi bir kaşmir yıllarca dayanıyor ve görüntüsünden hiçbir şey kaybetmiyor....

Bu kış klasik, siyah kaşmir bir hırka almak istiyorum. Böyle bir yatırım için de indirimi beklemek gerek diye düşünüyorum! Nereden alacağımı henüz bilmiyorum ama BCBG'nin yeni çıkan koleksiyonu ilgimi çekti, bakmaya değer...





COCO BEFORE CHANEL







Bu filmi özellikle sinemada izlemek istedim o yüzden de bugün vizyona girer girmez iş çıkışı arkadaşımla birlikte gittik....

Chanel'in hayatının ağırlıklı olarak çok başarılı olmadan önceki kısmını anlatıyor... Ana teması moda olan bir film değil kesinlikle ama Chanel'in moda dünyasına kazandırdığı birçok şeyi de filmde görmek çok keyifliydi! Neler mi onlar, hemen anlatayım,

1. Siyah elbise tasarlayan ilk modacı olması.
O dönemde kadınların giyimleri daha çok pastel tonlarında. Chanel ise siyahın kadınların üstünde görülmediği bir dönemde bir davete kendi diktiği siyah elbiseyle katılıyor...

2. Döneme ait tüm modelleri sadeleştirmesi. Kadınların günlük rahat kullanabileceği tasarımlar yapması.
Yine o döneme ait kadın kıyafetleri inanılmaz abartılı ve süslü, Chanel hiçbir zaman bu tarzı sevmiyor ve benimsemiyor. Filmin birçok yerinde zaten bunu dile getiriyor...

3. Jarse kumaşı kullanan ilk modacı olması.
Filmde Chanel erkek arkadaşının getirdiği kumaşın ne olduğunu soruyor ve jarse olduğunu öğreniyor...

4. Kadınlara pantolon giydiren ilk modacı olması.
Filmde kendisi çoğu sahnede pantolon giyiyor ve erkek çocuğu gibi giyindiği için dalga geçiliyor... O dönem kadın giyiminde pantolonun hiç yeri yok...

Beni en çok etkileyen kısım şuanda bize zamansız ve klasik gelen her parçanın o dönemde aslında ne kadar farklı olduğunu görmek oldu! Bu arada efsanevi Chanel ceketi diktiği sahne de eksik değildi... :)

Beni şaşırtan tek şey Chanel'in modaya herhangi bir tutkusu olmadığını görmek oldu açıkçası. Şapka tasarımı yapmayı seviyor ve öyle başlıyor zaten ama küçüklüğünden bu yana dikiş dikmesine rağmen bu ona heyecan veriyormuş gibi gözükmüyor pek... Daha çok sahnede bir kariyerin peşinde...Erkek arkadaşını kaybettikten sonra daha çok vakit ayırdığı bir şey moda...

Sanırım en büyük özelliği kendine has özel bir tarzı olması ve bu tarzı yarattığı herşeye çok güzel bir şekilde yansıtması...

Coco Chanel'in herşeyi özetleyen sözünü de desteklemiyor mu bu zaten, "Moda Geçer, Stil Kalır!"

CARPISA


Uzun zamandir sizinle tanıştırmak istediğim bir kaplumbağa var! Carpisa! :)

Uzuuun zaman önce İtalya seyahatimizde keşfettiğim çanta markası. Paskalya sırasında orada olduğumuz için tüm mağazaların kapalı olması sebebiyle yeterince alışveriş yapamamış olmanın verdiği psikolojiyle Roma havaalanında karşıma çıktı Carpisa!

Fiyatları inanılmaz uygun, modelleri çok güzel, kalite için ise biraz dikkatli olmak lazım!

İtalya'da 500 dünya çapında ise sadece 20 mağazası var. Modellerine buradan bakabilirsiniz. Yurtdışında rastlarsanız bence bir girip bakın, hediye almak için de ayrıca ideal ;)

THE SEPTEMBER ISSUE




Bugün The September Issue'yu izledim! Hatırlatmak gerekirse Amerikan Vogue dergisinin Eylül sayısının Anna Wintour liderliğinde hazırlanışını anlatan belgesel...

Yapılan moda çekimlerinin arka planını izlemek,Vogue ofislerini yakından görmek, hummalı çalışmalara tanık olmak gerçekten ilham verici! Ama tüm bu işleri yaparken bir de başımızda şu kadın olmasa ne güzel olur ifadesi tüm çalışanların yüzünde rahatlıkla okunuyor. Dalkavukları hariç tabii ki :)

Anna Wintour ile ilgili daha önce hayatını anlatan bir kitap okumuştum  ve burada paylaşmıştım. Bu kitabın üzerine film resmi tamamladı sanki...

Derginin her bir sayfasında neyin yer alıp neyin almayacağına kesinlikle o karar veriyor, diğerlerinin düşünceleri onu ikna etmeye asla yetmiyor. Filmde birçok çalışanı nasıl bozduğunu rahatlıkla görebiliyoruz, herkes birazcık duruma alışmış gibi... Öbür türlü çalışamazlar sanırım orada... :)

Belgeselin ikinci başrol oyuncusu ise Grace Coddington, derginin Yaratıcı Direktörü. Özet bilgi vermek gerekirse moda kariyerine Londra'da manken olarak başlamış, geçirdiği kaza sonucu mankenliği bırakıp İngiliz Vogue'da Jr. Moda Editörü olarak devam etmiş, uzun yıllar İngiliz Vogue'da çalışmış, son 20 yıldan fazladır da Amerikan Vogue'da çalışan tam anlamıyla bir duayen!  Büyük bir kısımda Anna ile anlaşmazlıkları işleniyor ama daha çok Grace'in Anna ile anlaşmazlıkları diyebiliriz. Bir tavşan dağa küsmüş dağın haberi olmamış durumu var :) Anna'ya karşı fikirlerini sonuna kadar sabunmaktan korkmayan ten Vogue çalışanı diyebiliriz. Bir şekilde birlikte çalışmaya alışmışlar... Belgeselin sonunda Anna'nın, Grace'in dahi olduğunu söylediği bölüm ise çekişmenin bitiş noktası gibi...

Filmin en güldüren kısmı ise Andre Leon Talley'nin Anna'nın teşvikiyle kilo vermek için tenis oynadığı sahneydi. Boynunda LV plaj havlusu, parmağında kocaman yüzüklerle... :)

Herşey bir yana tarafsız bir şekilde bakıldığında esasında Anna çok ciddiye alarak sadece işini yapıyor! Söylediği birçok şey kabalıktan ziyade çok direk ve net fakat malum ününden dolayı kulağa kötü niyetli geliyor! Karar vermedeki hızı ve hırsı, mükemmeliyetçiliği hayran bırakıyor...
Related Posts with Thumbnails